Süt sığırcılığı işletmelerinde, küçük sürülerde ineklerin birebir takibi, kontrolü ve çıkacak sorunlara ivedilikle müdahale edilmesi kolaydır. Ancak, sürü büyüdükçe ve buna bağlı olarak ta mekanizasyon ve teknik enstrümanların kullanımının arttıkça çiftliklerdeki çalışanlar ve yöneticiler ile sürüdeki inekler arasındaki kontak giderek azalır. Sonuç olarak ta başta bireysel olarak başlayan ya da bireysel gibi görünen problemler zamanında fark edilemez ya da sürünün geneli ile ilişkilendirilemez. Bireysel olarak başlayan ya da bireysel gibi görünen bu problemler ciddi sürü problemi haline gelebilir. Bu durumun önüne geçmek ve sürü performansının devamlılığını sağlayabilmek için sürüde iyi bir kontrol noktaları sistemi kurmak gerekir. Bu sistem a) Sürüden çok iyi veri toplamalıdır, b) Toplanan verileri düzenli olarak takip edip değerlendirmelidir ve problemlerin istatiksel olarak sürünün genel kabul değerlerinin içerisinde olup olmadığını belirlemelidir, c) Son olarak ta değerlendirme sonuçlarını havada bırakmayıp uygulamaya sokmalıdır.
İneklerde geçiş dönemi olarak isimlendirilen doğumdan birkaç hafta önceden başlayıp 3-4 hafta sonrasını kapsayan yaklaşık bu 6-8 haftalık dönemin (hatta doğumdan sonraki ilk 100 gün de dahil edilebilir) iyi yönetilmesi sürü performansını etkileyen en önemli faktördür. Birçok araştırmanın sonuçlarına göre sürüdeki doğuran ineklerde çeşitli nedenlerle meydana gelen kayıplarının % 10-11 gibi bir oranı doğumdan sonraki ilk 60 günde meydana gelmektedir. Bu oran da sürüdeki toplam inek kaybı oranının yarısına yakın bir miktarı oluşturmaktadır. Bu oranın yükselmesi ya da daha aza indirilmesi sürü performansını ve karlılığını ciddi şekilde etkileyecektir.
Laktasyonun ilk 6 haftasında bağışıklık sisteminin önemli derecede depresyona uğradığı bir çok araştırma ile ortaya konmuştur. Buna ilaveten, doğumdan sonraki ilk 6 hafta içerisinde, ineklerin kuru madde tüketimi çeşitli faktörlere bağlı olarak sonraki dönemlere göre yaklaşık % 25 oranında daha düşüktür. Laktasyonun erken döneminde değişik çevre faktörleri, sosyal davranışlar ya da beslemeye bağlı faktörler iyi yönetilmezse hayvanların kuru madde tüketimleri ve bağışıklık sistemleri ciddi ölçüde risk altına girer. Erken laktasyon dönemindeki hayvanların istenilen düzeyde pik verime ulaşmaları, toplam laktasyon süt verimleri, döl verimi kabiliyetleri, antibiyotik kullanımı gerektiren enfeksiyöz hastalıklara yakalanma oranları ve metabolik hastalıkların görülme sıklığı bu risk faktörlerinin iyi bir şekilde kontrol altında tutulması ve yönetilmesine bağlıdır.
İyi bir kontrol noktaları sistemi olmayan sürülerde, yukarıda belirtilen yönetim iyi yapılamadığında ve problemler oluştuğunda, veteriner hekimlerden, besleme danışmanlarından ya da sürü danışmanlarından oluşan problemlerin giderilmesi talep edilir. Tabi ki, sürüde iyi bir kontrol noktaları sistemi yoksa durum içinden çıkılmaz bir hale gelebilir. Örneğin, üreme performansı düşükse üreme sağlığı ve uygulamaları ile ilgili zaman ve ekonomik kayıplara neden olan ciddi değişiklikler denenir. Hatta, bazen tohumlamayı yapan teknik kişiler suçlanır hale gelir. Süt verimi performansı düşükse rasyon ve yemlemeden sorumlu kişilerde alternatif arayışlarına girişilir ve besleme sorumlusu zan altındadır. Çiftlikler bu örneklerdekine benzer şekilde birçok problemle ilgili kör denemelerin yapıldığı ve zamanla işin içinden çıkılmaz hale geldiği bir duruma düşer. Problemler zaman içerisinde çözülse bile işletme artık ciddi kayıplara uğramıştır. Hataların zamanında sistemli bir takiple çözülmemesi sürüyü karlılık endeksinin altına düşmüş, büyük kısmı gebe kalmamış bir hayvan popülasyonuna dönüştürür ki bu durumun normale döndürülmesi büyük ekonomik kayıpların yaşandığı 1-2 yıl gibi bir süreyi alır. Özellikle yeni kurulan sürülerde laktasyon başlangıcında elde edilen yüksek süt verimi ortalaması döl verimi problemlerini ve diğer metabolik problemleri sumen altı eder ve çiftlik yöneticilerinin gelinen kötü noktayı görmeleri iş işten geçtikten sonra olur. Klinik uygulamalar ve besleme denemeleri ile zaman kaybedilirken, problemler çoğunlukla kuru dönemin iyi yönetilememesi, sıcak stresine karşı gerekli önlemlerin alınmaması, kağıt üzerinde hazırlanan rasyonun hayvanların önüne dökülen rasyondan farklı olması, gruplama hataları ya da grup hayvan kapasitelerinin doğru olmaması, metabolik ve enfeksiyon hastalıklarıyla ilgili göstergelerin yeterince izlenmemesi vb. gibi yönetim hatalarından kaynaklanıyordur.
Büyük sürülerde işlerin yukarıdaki anlatıldığı şekilde içinden çıkılmaz hale gelmemesi için, geçiş döneminin çok iyi yönetilmesi, bu dönemle ilgili spesifik çalışmaların sorumluları tarafından çok iyi yerine getirilmesi, sürüde olup biten her şeyin izlenir ve takip ediliyor halde olması, bu izlemelerin kayda alınarak değerlendirilmesi ve yorumlanması gerekmektedir. Bu amaçla da işletmenin imkanları dahilinde şekillenecek kritik kontrol noktalarının mutlaka kurulması zorunludur.
Bu kontrol noktalarının ana başlıklarını aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
Yukarıda özet olarak başlık isimleri yazılan konularda çiftliklerin kendi şartlarına ve teknik programlarına uygun kontrol noktalarını oluşturmaları, takiplerini sürdürmeleri ve toplanan veriler ışığında gerekli müdahaleleri yaparak yaşamlarını sürdürmeyi alışkanlık haline getirmeleri gerekmektedir. Tabi ki oluşturulması gereken kontrol noktaları sadece geçiş dönemi ve erken laktasyon süreci ile sınırlı değildir. Buzağı ünitesinden başlayarak genç hayvanlar ve tüm laktasyon dönemleri için de bir takip programı oluşturmak son derece önem taşımaktadır. Bu kontrol sistemi yem ünitesi, biyogüvenlik gibi hayvanlarla direk ilgili olmayan diğer üniteleri de kapsamalıdır. Bilimsel ve teknik kontrol programları ve kayıt sistemi oluşturulmadıkça o çiftliğin hafızası da oluşmaz ve her yönetici ve teknik personel değişimi çiftlikte sürekli uygulama değişikliklerine ve bir yönetim kaosuna neden olur.
Prof.Dr.H.Melih YAVUZ
Hizmet kalitemizi artırmak adına internet sitemizde çerezler kullanmaktayız. Detaylı bilgi almak için Çerez Politikası sayfamızı inceleyebilirsiniz.