Bizi Takip Edin:

DAMIZLIK KOYUNLARIN BESLENMESİNDE KRİTİK NOKTALAR

Damızlık koyun sürülerinin beslenmesinde en önemli zaman dilimi gebeliğin son ayını ve doğumdan sonraki ilk 2 ayı kapsayan dönemdir. Tabi ki koyunların koç katımına hazırlanması ve verimsiz dönemlerde yağlandırılmadan sağlıklı beslenebilmeleri de sürünün döl verimi performansı bakımından önemlidir. Ancak gebeliğin son ayında ve laktasyonun erken dönemindeki besleme hataları hem anaç koyunların sağlığını ve performansını hem de kuzuların yaşama gücü ve büyüme performansını ciddi şekilde etkilemektedir. Bu dönemde yapılacak besleme ve yönetim hataları aşağıda başlıcaları sıralanmış olan birçok probleme yol açar:

  • Anaç hayvanların annelik içgüdülerinin zayıflaması,
  • Gebelik toksemisi ve hipokalsemi gibi bazı metabolik hastalıkların risklerinin artması,
  • Güç doğum ve doğumla ilgili diğer problemlerin artması
  • Kuzularda ölü ya da zayıf doğumlar ve hayata tutunmalarının zorlaşması,
  • Kuzuların büyüme performanslarının yetersiz olması
  • Doğumdan sonra koyunların süt verimlerinin düşük olması
  • Doğuran koyunların döl verimi performanslarının düşük olması.

Aşağıda damızlık koyunların yaşam döngülerinin önemli zamanlarındaki beslenme ilkeleri başlıklar halinde yer almaktadır.

KOÇ KATIMI DÖNEMİ VE FLAŞİNG BESLEMESİ

Koç Katımı dönemindeki beslemenin ana fikri anaç koyunun tohumlanma zamanından 3-4 hafta önceden başlayarak besin maddeleri ve enerji bakımından desteklenmesi, böylece de tohumlanacak koyunun vücudunun fizyolojik olarak gebe kalmaya ve karnında yavru beslemeye hazır hale getirilmesidir. Koç katımı öncesinden başlayarak yapılan bu destek beslemesine FLAŞİNG denilmektedir. Flaşing uygulaması koyunların gebelik oranını artırdığı gibi koyunlarda ikizlik oranını da artırır. İkizlik oranı, genetik olarak ikiz gebelik oranı yüksek olan ırklarda daha fazla artar.

Flaşing beslemesinden yağlanmış koyunlarda olumlu bir etki alınması zordur. Daha çok zayıf ya da orta kondisyondaki hayvanlarda uygulandığında etkisi belirgin olarak görülür. Bu amaçla zayıf kondisyonlu anaçlarda 1 puan, orta kondisyondaki koyunlarda da vücut kondisyonun 0.5-1.0 puan artırılması hedeflenir. Flaşing beslemesi ile koyunlar tohumlama zamanına kadar 2.5-5.0 kg canlı ağırlık kazanmış olmalıdır. Bu besleme ile zaten yağlanmış olan hayvanların daha da yağlandırılması ya da orta kondisyondaki hayvanların aşırı yağlandırılması hem gebe kalma oranını düşürür hem de güç doğum ve gebelik toksemisi gibi metabolik problemlere yol açar. Flaşing beslemesi amacıyla koyunlara vücut kondisyonlarına göre koç katımından 3 ya da 4 hafta önce 150 g’dan başlayarak 0.5 kg’a çıkacak şekilde bir tahıl ya da konsantre yem takviyesi yapılır. Flaşing beslemesine koç katımından sonra 2 hafta daha devam edilir. Aksi halde embriyonik ölüm riski artar.İyi bir flaşing etkisi alabilmek için koyunları sütten kesimden sonra aşırı beslememeye ve yağlandırmamaya dikkat edilmeli, koyunlar zayıf ya da orta kondisyon ile flaşing beslemesine alınmalıdır.

KOYUNLARIN GEBELİK DÖNEMİNDE BESLENMESİ

Koyunların gebelik döneminde özellikle de gebeliğin son döneminde beslenmeleri koyun sürüsünün performansını ve işletmenin karlılığını önemli ölçüde etkiler. Bu nedenle koyunların gebeliğin ilk dönemlerinden itibaren besleme yönetimlerinin hassasiyetle yönetilmesi gerekir.

Koyunların Gebeliğin İlk 3.0-3.5 Ayında Beslenmeleri

Koç katımı dönemi bittikten 15 gün sonrasına kadar flaşing beslemesine devam etmek gerektiği daha önceki bölümde belirtilmişti. Bu dönemden sonra gebeliğin ilk 3.0-3.5 ayında koyunların gebelikle ilgili ihtiyaçları yok denecek kadar azdır. Bu zaman diliminde koyunlar aşırı zayıflamayacak fakat asla aşırı yağlandırılmayacak şekilde beslenmelidirler. Bu amaçla koyunların yaşama paylarının biraz üzerinde beslenmeleri yeterli olacaktır. Sadece iyi kaliteli bir kuru ot ile ya da çayır merada otlatılmaları beslenmeleri için yeterlidir.  Yapılan gözlemlerde gereğinden fazla zayıfladıkları gözlenirse az miktarda bir konsantre yem ile beslenmeleri desteklenebilir. Bunun tersine, koyunlarda yağlanma ve semirme gözlenirse beslenmelerinde biraz kısıtlamaya gidilmelidir. Çayır ve merada yayılmayan ve ağılda hareketsiz tutulan koyunlar aşırı miktarda kuru ot yedirildiğinde dahi yağlanma eğilimine girebilirler. Bu duruma dikkat edilmez ve koyunlar ileri gebelik dönemine yağlanmış olarak girerlerse hem metabolik hastalıklar hem de doğum sonrası üreme kabiliyetleri bakımından ciddi problemler oluşabilir.

Koyunların Gebeliğin Son 1.5-2.0 Ayında Beslenmeleri

Koyunların gebeliğin son 4-6 haftasındaki besin maddeleri ve enerji ihtiyaçları gebeliğin erken dönemine göre %50-70 daha fazladır. Çünkü kuzuların ana karnındaki gelişimlerinin yaklaşık %70’i gebeliğin bu son döneminde meydana gelir. Aynı zamanda, gebe koyunların meme dokularının gelişmesi de büyük ölçüde gebeliğin son döneminde gerçekleşir. İyi bir meme gelişimi sağlayamayan koyunların doğumdan sonra süt verimleri düşük olur. Bu da kuzularının iyi beslenememesine ve yaşama güçlerinin zayıf olmasına yol açar. Buna ilaveten, özellikle gebeliğin son 3-4 haftası iyi beslenmeyen koyunların kolostrum yani ağız sütü kaliteleri düşük olacağından kuzularının yaşama güçleri de zayıftır. Yine bu dönemdeki gebe koyunlardaki beslenme yetersizliği kuzularının doğum ağırlıklarının da normalden düşük olmasına sebebiyet verir. Düşük doğum ağırlığına sahip olan kuzuların yaşama güçlerinin zayıf olduğu ve ölüm oranlarının yüksek olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Gebe koyunlar özellikle de aşırı yağlanmış olarak gebeliğin son 4-6 haftasına girerler ve sonrasında enerji bakımından yetersiz beslenirlerse gebelik toksemisine (ketozis)  yakalanma riskleri artar. Gebelik toksemisine yakalanan koyunlarda zamanında tedbir alınmazsa ölüme kadar giden veya yavru atma ile sonuçlanan ciddi kayıplar oluşur. Gebeliğin son 1.0-1.5 ayında koyunların enerji ve besin maddeleri ihtiyaçları bu denli önemli ve yüksekken, yem tüketim kabiliyetleri düşüktür. Bunun nedeni taşıdıkları kuzuların ana karnında fazla yer kaplayarak işkembe hacmini azaltması ve hormonal etkilerdir.  Dolayısıyla bu son dönemde, gebe koyunların enerji ve besin maddeleri ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için, daha az miktarda fakat daha yoğun bir rasyon ile beslenmeleri gerekir. Bu nedenle gebeliğin sonra ayında koyunlara silaj gibi fazla hacim kaplayan kaba yemler ile sindirilebilirliği düşük saman gibi kötü kaliteli yemler verilmemelidir. Yonca kuru otu, iyi kaliteli çayır kuru otu ve erken dönemde biçilip kurutulmuş buğdaygil kuru otları gibi besleyici değeri daha yüksek kaba yemler tercih edilmelidir.

Gebeliğin son döneminde eksik olması en muhtemel besin enerjidir. Bu dönemdeki gebe koyunların besin maddeleri ihtiyacı koyunun yaşına, canlı ağırlığına ve taşıdığı yavru sayısına bağlı olarak değişir. Bu nedenle gebe koyunlarda ikizlik ve üçüzlük oranının belirlenmesi ve ileri gebe koyunların büyük sürülerde gruplandırılarak farklı düzeylerde beslenmeleri yararlı bir uygulama olur. İleri gebe koyunlara konsantre yem takviyesine farklı zamanlarda başlanabilir. Üçüz kuzuya gebe koyunlarda gebeliğin son 5-6 haftası, ikiz ve tek kuzuya gebe olanlarda 3-4 haftasında konsantre yem takviyesine başlanmalıdır.

İleri gebe koyunların artan enerji ihtiyacını karşılamak için, özellikle koyun birden fazla kuzuya gebeyse, konsantre yem ağırlıklı beslemek gerekir. Konsantre yemin tahıl içeriğinin yeterli miktarda olması gebelik toksemisini önlemekte faydalı olacaktır. Ayrıca, kaba yem kalitesi düşükse ve yonca gibi protein ve kalsiyum bakımından zengin baklagilleri içermiyorsa, ek bir protein ve kalsiyum kaynağı sağlamak gerekli olabilir. İleri gebe koyunlara gebe oldukları kuzu sayısına göre değişmekle birlikte gebeliğin son 1 ayında alıştırarak artırılmak kaydıyla 700-1000 g konsantre yem yedirilmesi önerilir. Bu konsantre yemin en az yarısını tahıllar oluşturmalıdır. Nişasta bakımından zengin olması ve asidoz riskinin düşük olması nedeni ile bu dönemde mısır kırması tercih edilmelidir.

Koyunlar gebeliğin son 4-6 haftasına geldiklerinde günlük olarak 100-150 gr konsantre yem verilmeye başlanır ve bu miktara yavaş yavaş artırılarak yukarıda belirtilen miktarlara çıkarılır. Koyunlara gebeliğin sonlarında ve erken laktasyonda E vitamini, Selenyum, Çinko ve kaliteli protein takviyesi koyun sütü üretimini ve kuzu verimliliğini artırabilir. Özellikle Selenyum (Se) ve vitamin E takviyesi ihmal edilmemesi gereken ve doğacak kuzuların da yaşama gücünü etkileyen önemli bir faktördür. İleri gebe koyunlara 0.3 ppm Se takviyesi yeterlidir. Selenyumun daha yüksek miktarlarda verilmesinin toksik olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Se plasenta yoluyla ana karnındaki kuzuya geçebilir ve yeni doğan kuzuların Se bakımından yeterliliği annesinin Se bakımından yeterli beslenmesine bağlıdır. Ancak vitamin E plasenta yoluyla ana karnındayken kuzuya geçemez. Kuzu ancak doğduktan sonra anne sütü ile vitamin E alabilir ve bu bakımdan annesinin vitamin E bakımından yeterli beslenmesi kuzunun vitamin E gereksiniminin karşılanmasında önemlidir. Ayrıca kuzulara doğduktan sonra enjeksiyon ya da beslenme yoluyla vitamin E takviyesi yapılabilir. Kuzulara doğduktan sonra beslenmelerinde günlük 50-100 IU vitamin E takviyesi yapılması yeterli olacaktır. Vitamin E miktarı çok aşırı dozlarda olmadıkça toksik değildir.

KOYUNLARIN DOĞUMDAN SONRA BESLENMESİ

Daha önce de bahsedilmiş olduğu gibi, koyunların gebeliğin son 4-6 haftasında doğru beslenmeleri hem doğumdan sonraki süt verimini hem de doğan kuzunun büyüme performansını ve yaşama gücünü etkiler. Gebeliğin son 6 haftasında yetersiz beslenme koyunun meme dokularının doğumdan önce yetersiz gelişmesine, kolostrum miktarının düşük olmasına, geç süt indirmesine ve iyi bir süt verimi pikine ulaşamamasına veya ulaşsa bile ulaştığı süt verimini sürdürememesine neden olabilir.

Laktasyonun başlatılmasında, koyunun meme gelişimi ve fonksiyonunun ana düzenleyicileri olan östradiol ve progesteron da dahil olmak üzere çok sayıda hormon etkili olur. Doğumda progesteron seviyesi düştüğünde süt salgılanması başlar. Koyunlarda süt verimi, kuzulamadan yaklaşık üç ila dört hafta sonra pik düzeye ulaşır (yavru sayısına bağlı olarak) ve sonra giderek azalarak yaklaşık 12 hafta kadar daha devam eder. İkiz kuzu doğuran koyunlar tek kuzu doğuranlara göre daha erken pik verime ulaşırlar ve pik süt verimleri daha yüksektir. İkiz kuzu emzirenler tek kuzu emzirenlere göre %30-50 daha fazla süt verirler. Üçüz kuzu emzirenlerin de süt verimleri ikiz kuzu annelerine göre süt verimleri biraz daha fazladır. Ancak genelde üçüzlerden biri tek kuzu doğuran başka bir koyuna aşılandığı için onları da ikiz kuzu anneleri gibi besleyebiliriz. Koyunlarda laktasyon süresi ırka ve yetiştirme amacına göre değişiklik gösterebilir.

Doğumdan sonra anaç koyunların besin maddeleri ihtiyaçları süt verimi nedeni ile hızla artar. Örneğin 80 kg canlı ağırlığındaki ikiz kuzu emziren bir koyunun doğumdan sonra enerji ihtiyacı gebeliğin son dönemine göre yaklaşık %60, protein ihtiyacı ise %44 artış gösterir. Koyunun besin gereksinimleri ve enerji gereksinimleri iyi bir besleme takviyesi ile karşılanmazsa ve koyun süt verimi nedeni ile artan ihtiyaçlarını karşılamak için vücut rezervlerini kullanamadığı taktirde süt verimi düşük olur. Koyunlar 7-14 gün gibi kısa bir süre beslenme eksikliğini tolere edebilirler, ancak bu yetersiz beslenme süresi uzarsa süt verimi kalıcı olarak düşük düzeyde devam eder. Bu nedenle koyunların doğuma iyi bir vücut kondisyonu (3.0-3.5) ile girerek doğumdan sonraki beslenme eksikliklerini tamamlayacak vücut rezervlerine sahip olmaları gerekir.

Doğumdan sonraki ilk hafta koyunun yem tüketimi yeterince artmamıştır ve doğumdan önceki tüketim düzeyinin %10 kadar fazlasına ulaşabilir. Bu nedenle koyunlar pik verime kadar süt verimini desteklemek için vücut rezervlerini kullanmak zorundadırlar. Bu nedenle koyunların doğuma aşırı zayıf girmemeleri ve 3.0-3.5 gibi bir kondisyon puanı ile doğurmaları doğumdan sonra iyi bir süt verimi pikine ulaşmaları için gereklidir. İyi kondisyonda doğuran koyunlar zayıf koyunlara göre süt verimlerini daha iyi korurlar fakat bu amaçla vücut rezervlerini kullandıkları için zayıf doğuran koyunlara göre daha fazla canlı ağırlık kaybederler. Yapılan araştırmalar doğuma 3.0 ve daha fazla kondisyon puanı ile giren koyunların doğumdan sonraki canlı ağırlık kayıpları ile kuzularının sütten kesime kadar olan canlı ağırlık artışları ile pozitif bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bu da doğuma iyi kondisyon puanı ile giren koyunların süt verimlerinin daha yüksek olduğunu ve kuzularını daha iyi beslediklerini göstermektedir. Yapılan araştırmalarda, kondisyon puanı 3.0-3.5 olan koyunların kuzularının yaşama güçlerinin 2.0-2.5 olan koyunlara kıyasla %15-20 daha fazla olduğunu göstermektedir. Zayıf doğuran (3.0 kondisyon puanının altında) kuzularını iyi besleyebilmeleri için doğumdan sonra daha yüksek enerji ve protein içeren yoğunlaştırılmış bir rasyon ile beslenmeleri kuzularının canlı ağırlık artışlarının ve yaşama güçlerinin daha iyi olması bakımından önem taşımaktadır. Bu amaçla zayıf kondisyonla doğuran koyunların gruplandırılarak daha yoğun ve sindirilebilirliği yüksek bir rasyo ile beslenmeleri faydalı olacaktır. Tablo … de koyunların canlı ağırlık ve süt verimlerine göre ihtiyaç duydukları metabolize olabilir enerji (ME) ve metabolik protein (MP) ihtiyaçları görülmektedir.

Tablo …..koyunların canlı ağırlık ve süt verimlerine göre ihtiyaç duydukları günlük metabolize olabilir enerji (ME)* ve protein (MP) ihtiyaçları (AFRC 1993)

Süt Verimi Kg/Gün1.01.02.02.03.02.0
Koyunun canlı ağırlık kaybı (gram/gün)ME (MJ/gün)MP (g/gün)ME (MJ/gün)MP (g/gün)ME (MJ/gün)MP (g/gün)
 60 Kg Canlı ağırlıktaki Koyun
015.614623.722232.2297
-5013.814022.021630.3291
-10012.113420.220928.5285
 80 Kg Canlı ağırlıktaki Koyun
017.515825.623433.9309
-5015.815223.822832.0303
-10014.014622.022130.2297

 *Otlatılan koyunlarda 60 kg canlı ağırlıkta olanlar için 1.1 MJ/gün, 80 kg canlı ağırlıkta olanlarda 1.5 MJ enerji daha fazla hesaplanmalıdır.

Yeni Doğuran Koyunların Beslenmesi

Doğumdan sonra koyunların önünde çok soğuk olmayan ve istedikleri kadar içebilecekleri şekilde taze temiz içme suyu bulundurulmalıdır. Doğumdan sonraki ilk 24 saat koyuna kesif yem verilmez ve önünde bol miktarda iyi kaliteli kuru ot bulundurulur ya da kuru ota ilaveten kabızlık oluşmasını önleyecek kepek ve kavuzu alınmamış yulaf gibi yemler az miktarda verilebilir. Koyunlar doğurduktan sonraki ilk günü atlattıktan sonra doğum bölmesinde tutuldukları sürece birkaç gün doğurmadan önceki yemlerinin verilmesine devam edilir. Kesif yem doğumdan 1 gün sonra az miktarda verilmeye başlanır ve alıştırarak tekrar artırılmaya başlanır. Koyunların doğurduktan sonra 3-4 hafta kuru madde tüketim kabiliyetlerinin düşük olacağı, dolayısıyla fazla miktarda yem tüketemeyecekleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu amaçla saman gibi düşük besin değeri olan kaba yemlerden kaçınılmalı ve kaba yem olarak iyi kaliteli kuru otlar tercih edilmelidir. Ayrıca düşük kaliteli ve kuru maddeli silajların verilmesinden kaçınılmalıdır. Koyunların laktasyonun erken döneminde yem tüketimlerinin yeterli olabilmesi için yemlik uzunluklarının bütün koyunların aynı anda rahatça yem yiyebilecekleri uzunlukta olması önemlidir. Yemlik uzunluğu yetersizse, bazı koyunlar, özellikle de zayıf, ilk doğumunu yapmış genç koyunlar, yaşlanmış koyunlar ve ürkek olanlar güçlü anaçlarla rekabet edemediklerinden yeterli miktarda yem tüketemezler. Bu da hem kendilerinin hem de süt verimleri düşeceği için kuzularının yetersiz beslenmesine neden olur. Hatta, büyük sürülerde ilk doğumunu yapmış olan koyunlar ile daha ileri yaştaki koyunların ayrı gruplarda yemlenmeleri yeterli beslenebilmeleri bakımından önerilmektedir. Koyunların doğurduktan sonra yüksek süt verimi performansı gösterebilmeleri için tek kuzuyu emzirenlerle birden fazla kuzuya annelik yapanların ayrı gruplarda beslenmeleri ve rasyonlarının da besledikleri kuzu sayısına göre düzenlenmesi faydalı olacaktır.

KOYUNLARDA KONDİSYON SKORU VE ÖNEMİ

Üretim döngüsü boyunca, koyun üreticileri koyunlarının bulundukları tohumlama, gebelik, ileri gebelik ve emzirme dönemi gibi safhalar için uygun vücut kondisyonunda olup olmadığını (çok zayıf, çok şişman veya uygun kondisyon) bilmelidir. Çünkü koyunların üretim safhaları içerisindeki kondisyon durumları koyunların sağlığını, süt verimini ve kuzularının yaşama güçleri ile büyüme performanslarını etkiler.

Koyunların vücut kondisyonları çok zayıftan çok yağlanmış olan kondisyona göre 1 ile 5 arasında puanlanır. Vücut kondisyonunun puanlaması için koyunların bel omurlarının el ile Şekil -.  Çok zayıf ve çok yağlanmış koyunlarda vücut puanları.

yoklanması en bilinen ve uygulanan yöntemdir. Bu amaçla koyun gruplarından %15-20 hayvan rastgele seçilip (büyük sürülerde en az 40-50 koyun) bel omurları yoklanarak kondisyon puanlaması yapılır. Belirli dönemler için belirlenen canlı ağırlık tartımı da doğru bir yöntemdir. Koyunların canlı ağırlıkları ırka ve tartım sırasına aç ya da tok olmasına göre fazla değişkenlik gösterdiğinden el ile yoklayarak kondisyon belirleme birçok çiftlik tarafından daha güvenilir olarak tercih edilmektedir. Koyunların kondisyon puanlarının içinde bulundukları döneme göre yoklanarak beslenmelerinin buna göre düzenlenmesi hem yaşadıkları sağlık problemlerini en az indirecek hem de daha iyi verim performansı göstermelerini sağlayacaktır.

     Şekil-. Kondisyon tayin bölgesi

Koyunlarda vücut kondisyonu tayini yapılacak bölgedeki dokular şekil….. te gösterilmektedir. Şekilde görülen yağ tabakasının besleme düzeyine göre artması ya da azalması kondisyon puanlamasında el ile rahatça hissedilebilir ve bun göre kondisyon puanlaması yapılır. Tablo … de koyunların farklı dönemlerde hedeflenen vücut kondisyon puanları görülmektedir.

Şekil-.

Tablo : Damızlık koyunlarda yaşam döngüsüne göre hedeflenen vücut kondisyon puanları

Koyunun Yaşam DöngüsüKoç KatımıGebeliğin ilk 2/3’üGebeliğin son 1/3’ü-doğumKoyunun sütten kesilmesi
Hedeflenen kondisyon puanı3.02.5-3.03.0-3.5*2.0 ve üzeri

*ikiz ve üçüz kuzuya gebe olanlarda 3.5-4.0

Damızlık Koyunlarda vücut kondisyon puanlaması

KUZU BESİSİ İLKELERİ VE BÜKE LOKUM 100

Bir koyunculuk işletmesinin karlılığı için, kuzulama döneminde doğru ve sıkı yönetim uygulamaları oluşturmak ve özel itina göstermek sürünün diğer bütün dönemlerinden önemlidir. Bir koyun işletmesinin ekonomik başarısı, üretim maliyetlerini en aza indirirken, doğuran koyun başına sütten kesilen kuzulardan elde edilen canlı ağırlık kilosunu en yüksek düzeye çıkarabilmeye bağlıdır. Kuzu ölümlerinin en büyük kısmı doğumda veya doğumdan kısa bir süre sonra meydana gelir. Toplam kuzu kayıplarının yarısının doğumdan sonraki 48 saat içerisinde gerçekleştiği ve daha sonraki kayıpların ise %11’inin sonraki 2-14 gün içerisinde meydana geldiği belirtilmektedir. Koyun başına sütten kesilen kuzu ağırlığının artırılması büyük ölçüde kuzuların sağlıklı bir şekilde doğurtulmasına ve yaşatılmasına bağlıdır. Bu nedenle, kuzulama zamanında katı yönetim uygulamaları, koyun işletmesinin ekonomik olarak sürdürülebilirliği için gereklidir.

KUZULAMA ZAMANI PROSEDÜRLERİ

  1. Kuzulama bölümünü sık sık gözlemleyin

Güç doğum kuzu ölümlerinin önemli nedenlerinden biridir. Ölü doğum ve güç doğumdan kaynaklanan kuzu kayıpları, kuzulama bölümüne yapılan sıkı bir gözlem programı ve zamanında müdahale ile azaltılabilir. Kuzulama bölümündeki gebe koyunlar 3-4 saatte bir kontrol edilmelidir. Bölmeye yapılan son ziyaret gece 23 sıralarında yapılıyorsa sabah saat 5-6 dan önce ziyaret gerekmeyebilir çünkü doğumların büyük kısmı gece yarısına kadar gerçekleşmiş olur. Doğum yapan koyunlar normalde kendilerini kalabalıktan ayırır ve doğum yapmak için sıklıkla bir duvar veya yemlik boyunca bir köşe veya alan seçer. Kuzulama alanı kuru ve temiz bir altığa sahip olmalı ve yeni doğan kuzuları üşütecek soğuk hava cereyanı engellenmelidir. Isıtmalı bir kuzulama ahırına sahip olmak gerekli değildir, temiz, kuru, hava cereyanı olmayan bir alan daha önemlidir.  Doğuracağı anlaşılan koyunlar rahatsız edilmemelidir. Koyun kuvvetli bir şekilde ıkınmaya başlayıp, plasental keseler görüldükten sonra 45-60 dk içerisinde doğum gerçekleşmelidir. Ön ayaklar göründükten sonra ise 30-45 dk içerisinde doğum olmalıdır. Doğum süreci bu zaman sürelerini geçtiyse güç doğumdan şüphelenilmeli ve koyun muayene edilerek gerekiyorsa doğuma yardım edilmelidir. Müdahale ederken birden fazla kuzu olup olmadığına dikkat edilmelidir. Kuzu doğduktan sonra nefes almayı teşvik etmek için burun delikleri bir parça saman ile uyarılabilir. Arka ayakları önce gelen kuzular, sıvının ciğerlerden dışarı akması için arka ayaklardan tutularak baş aşağı hafifçe sallanmalıdır.

  •  Doğum sonrası anneyi doğum kafesine alın

Mümkünse, doğum başladıysa koyunların kuzulama bölmesinde doğum yapmalarına izin verilmelidir. Koyunları kuzulamaya başladıklarında ayrı bölmelere taşımak doğum sürecini uzatabilir ve başka komplikasyonlara neden olabilir. Ayrıca, koyunların kafeslere taşımadan önce kuzulama sürecini tamamlamalarına izin verilmesi, kafeslerin daha kuru kalmasını sağlayacak ve çoklu doğum durumlarında kuzuların zarar görmesini önlemeye yardımcı olacaktır. Doğum kafesleri 120X120 cm genişlikte olmalıdır. İri ırklarda veya birden fazla kuzu varsa bu ölçüler biraz daha genişletilebilir. Doğum kafesi ortamı yeni doğan kuzuların sağlığı ve hayatta kalması için kritik öneme sahiptir. Kafesler kuru ve bol altlıklı olmalı, hava cereyanı olmayacak şekilde konumlandırılmalıdır. Beton zeminli tesisler için, samanın altında kireç veya talaşlardan oluşan bir taban önerilir. Beton zeminler soğuk ve nemli olabilir ve bu nedenle yeni doğan kuzularda üşüme ve zatürreeye sebebiyet verebilir. Kuzulama kafesleri her hayvan değişiminde yeni anne ve kuzuları gelmeden önce temizlenmelidir.

Doğumdan sonraki ilk 24-48 saat koyun ve kuzuları için kritik bir dönemdir. Bu süre zarfında bir bağ oluşur, koyun ve kuzuları birbirlerini tanımayı öğrenirler. Kafesler ayrıca bu süre zarfında çobanın koyun ve kuzuları yakından takip etmesine yardımcı olur. Koyun kafese alınırken kuzuların göbek kordonu karından 5 cm mesafeden kesilmeli ve tentürdiyota batırılmalıdır. Tentürdiyot enfeksiyonları önlemeye yardımcı olur ve göbeğin kurumasını destekler.

  • Kuzunun doğumdan sonra olabildiğince çabuk ve yeterli kolostrum almasını sağla

Kolostrum (ağız sütü), koyunun doğumdan sonra 18 saate kadar ürettiği süttür. Yeni doğan kuzu için yüksek besin değerlerine sahiptir. Kolostrum, yeni doğan kuzuyu koruyan antikorları yani bağışıklık maddelerini ve kuzuya enerji sağlayan yüksek enerji kaynaklarını içerir. Yeni doğmuş kuzular, vücut ağırlıklarına göre geniş vücut yüzey alanları ve nispeten düşük enerji rezervleri nedeniyle hipotermiye karşı hassastır. Kuzular doğduktan sonra enerji ihtiyaçlarını kısa bir süre vücut rezervlerinden karşılarlar. Eğer doğduktan sonra birkaç saat aç kalırlarsa ortam sıcaklığı nasıl olursa olsun ölebilirler. Kuzular vücut fonksiyonlarını sürdürebilmek için vücut ısılarını (38.5 C0) korumak zorundadırlar. Yüksek enerji içeren kolostrumun doğumdan sonra mümkün olduğu kadar erken içirilmesi bu bakımdan da önemlidir. Hipotermik olduğu saptanan kuzulara bir şey yedirmeden önce iyice kurulanıp ısıtılması gerekir. Sıcak hava fanı vb. uygulamakla ortam ısısı 37 C0’ye çıkarılmalı ve sonra sona ile azar azar beslenmelidir. İnfrared lambalardan kuzulara aşırı sıcaklık yansıtma riskinden dolayı kaçınılmalıdır.

Kuzu, doğumdan sonraki 30-60 dakika içinde yeterli miktarda kolostrum almalıdır. Kolostrumun azar azar ve sık aralıklarla verilmesi esastır. Kuzulara doğumdan sonraki ilk bir saat içinde 40-50 ml/kg canlı ağırlık kolostrum verilmeli ve kuzu ilk 24 saatte olduğunda 200ml/kg kolostrum almış olmalıdır. Yani yaklaşık 5 kg canlı ağırlığında doğan bir kuzu ilk 30 dakika içerisinde 200-250 ml kolostrum içmiş olmalıdır. Yeterli kolostrum elde edilemeyen annelerin kolostrumu başka bir koyunun kolostrumu veya bu amaçla üretilmiş kolostrum tozları ile takviye edilmelidir. Doğumdan sonra annesini ememeyen kuzulara yardım edilmeli, ememeyecek durumda olanlara ise sonda ile azar azar verilmelidir. Çoğu kuzu ilk sonda ile beslemeden sonra tepki vererek annesini kendi emmeye başlayabilir. Kolostrum kalitesi de yeterli bağışıklığın sağlanması bakımından önemlidir. Kaliteli bir koyun kolostrumun %22 brix değerinin üzerinde olması gerekir.

Kuzuların Doğumdan Sonra Bakım ve Beslenmesi

Doğumdan sonraki 5 günlük bir dönemde koyun ve kuzuları yakın takibe alınmalıdır. Sağlıklı kuzular mutlu bir görüntü sergilerler, kalktıklarında gerinirler ve annelerini emerken kuyruklarını sallarlar. Kuzularda ince, zayıf ve durgun görünüm açlıklarının göstergesi olabilir. Bu gibi kuzuların annelerinin yeterli sütü olup olmadığı kontrol edilmelidir. Çoklu doğumlarda en zayıf kuzu diğerleri ile rekabet edemiyor olabilir. Bunu önlemek için üçüz, dördüz doğan kuzulardan biri tek kuzu doğuran başka bir koyuna aşılanabilir. Bu aşılama işinin doğumdan hemen sonra yapılması anneye alışma ve annenin kabullenmesi bakımından yararlı olur. Kuzular kabızlık nedeni ile de iştahsız olabilirler. Bu kuzuların bölgedeki yapışan dışkıları ve anüslerinin ılık ve ıslak bir bezle silinmesi bir rahatlama sağlayabilir.

Kuzuların kafeste kalma süresi sürüdeki doğum sayısı ve sıklığına göre değişkenlik gösterecektir. Güçlü ve sağlıklı tek doğmuş kuzular 24-26 saatte kafesten alınabilir. İkiz doğan kuzuların en az 48 saat ve üçüz doğan kuzuların ise 3 gün kafeste kalmalarında fayda vardır. Kuzuların ve koyunların mümkün olduğu kadar erken kafesten çıkarılmasında fayda vardır. Kafeste kalma süresi uzadıkça ishal ve zatürre olasılığı artar. Koyun ve kuzuların kafeste kalma süreleri arttıkça işçilik ihtiyacı da fazla olacaktır.

Kafesten çıkarılan koyun ve kuzularının 3-4 koyunun kuzularıyla birlikte tutulduğu karıştırma ya da alıştırma bölmelerinde iki gün boyunca tutulmaları kuzuların başka koyun ve kuzuların bulunduğu kalabalık ortama alışmasına yardımcı olur. Ayrıca, annelerinin reddettiği terk edilmiş kuzuların belirlenmesi bakımından iyi olur. Daha sonra bunlar kalabalık gruplara aktarılır.

Kafesten çıkarılmadan önce koyun ve kuzuların kayıt ve tanımlama işlemleri tamamlanmış olmalıdır. Aynı koyunun bütün kuzuları zayıfsa koyunun mutlaka mastitis ve diğer sağlık kontrolleri kafesten çıkmadan yapılmalıdır. Yine kuzulara E vitamini ve selenyum takviyesi de yapılmalıdır.

BÜKE LOKUM 100 İLE KUZU BESİSİ

Kuzu beslemenin amacı pazarlanabilir kalitede kuzu etini en düşük maliyetle elde edebilmektir. Bunu sağlayabilmek için iyi bir bakım ve yönetimin yanısıra kaliteli kaba ve konsantre yemler ile doğru bir besleme programını uygulamak gerekir.  

Yoğun kuzu besisi ile beslenen kuzular,  etlerinin gevrekliği ve lezzeti ile tercih edilen kuzulardır. BÜKE LOKUM 100 yoğun kuzu besisindeki yüksek performansı ile tanınmıştır ve kuzuların 4.0-4.5 ay gibi kısa sürede 50 kg civarında canlı ağırlıkta kesime gönderilmesini sağlar. BÜKE LOKUM 100 besi yemi ağız sütü içirme dönemi olan ilk haftayı takiben başlayarak besi sonuna kadar tek yem olarak kullanılır ve ayrıca kuzu başlangıç yemi kullanımına gerek olmaz BÜKE LOKUM 100 yeminin kompozisyonu oluşturulurken kuzuların rumen yani işkembe gelişimlerini en iyi şekilde sağlamaları ve daha sonra da hızlı bir besi performansı göstermeleri için özel bir kompozisyona sahiptir. Diğer bütün yemlerimizde olduğu gibi bu özel besi yeminin kalitesini koruması ve yenilikçi bilgiler ışığında daha da geliştirilmesi için ARGE birimimiz bilimsel çalışmalarını ve saha takiplerini kesintisiz sürdürmektedir. Böylece bu özel kuzu besi yeminin üretilmesinde, hayvanların besi performansı kadar beslenmeye bağlı hastalıklara yakalanma risklerini de en aza indirecek önlemler alınmaktadır.

BÜKE LOKUM 100 ve Yoğun Kuzu Besisi:

Kuzuları besiye alırken öncelikle anlatıldığı gibi sağlıklı bir kuzulama süreci oluşturulmalı, ayrıca uygun bir aşı ve iç-dış parazit mücadelesi programı uygulanmalıdır.  Kuzular doğum kafesinde ve alıştırma bölmelerinde tutuldukları ilk 1 haftalık yaştan sonra besiye alınacakları bölmelere çıkarılırlar. Besi bölmelerinde önlerinde istedikleri kadar tüketecekleri şekilde BÜKE LOKUM 100 kuzu besi yemi ile kuzu başına 100 g düşecek şekilde iyi kaliteli yonca kuru otu bulundurulur. İshal yapabileceği için kuzulara yedirilecek yonca kuru otunun erken biçim yonca olmamasına dikkat edilmelidir. Yoncanın çiçeklenmenin ilk onda birini tamamladıktan sonra biçilmiş olması sindirim bozukluklarına neden olmaz. Yonca ishali görüldüğü durumlarda ¼ oranında saman katılması bu problemi çözecektir. Kuzu besi bölmelerinde kuzuların her zaman içebilecekleri şekilde taze ve temiz içme suyu bulundurulması besi performansını yükselttiği gibi idrar zoru problemlerinin de önlenmesine yardımcı olur. Su kuzulara öğünlü verilmemelidir. Öğünlü sulama yapılan ya da kısıtlı içme imkânı sağlanan kuzuların yem tüketimi düşük olur ve canlı ağırlık artışları yavaş olur. Ayrıca bol su içemeyen kuzularda idrar zoru görülme ihtimali artar.

Kuzuların besi bölmesi, kuzular annelerini emmeye bırakılacakları zaman rahatça annelerinin bölmelerine geçebilecekleri fakat annelerin kuzu bölmesine geçip onların yemlerini yiyemeyecekleri şekilde düzenlenmelidir. Kuzular ilk 1 ay günde 3 kez, 1 aydan sütten kesime 1 hafta kalıncaya kadar günde 2 kez ve sütten kesime 1 hafta kala günde bir kez 30 dakika annelerini emmeye bırakılırlar. Kuzular gelişmelerine göre 6-8 haftalık yaşta sütten kesilebilirler. Özellikle 2 yılda 3 kuzu programı uygulanabilmesi için daha uzun süre emzirilmemelidirler. Kuzular sütten kesildiklerinde günde 300-350 g kuzu besi yemini tüketebiliyor olmaları gerekir. Daha sonra sütten kesilen kuzular annelerinden ayrı besiye alınırlar. Sütten kesilen kuzuların önlerinde yine istedikleri kadar tüketebilecekleri BÜKE LOKUM 100 kuzu besi yemi ve serbestçe içebilecekleri şekilde içme suyu bulundurulur. Kuzular sütten kesildikten sonra önlerine konulan kaliteli yonca kuru otu miktarı günde hayvan başına 250 g’a çıkarılır. Kaba ve konsantre yemler ayrı yemliklerde kafeterya tipi besleme metodu ile verilebilir. Ancak olanak varsa konsantre yem ile karıştırılarak toplam karma yem (TMR) şeklinde verilmesi bütün kuzuların yeterli kaba yem tüketmesine yardımcı olur.

Kuzularda İdrar Zoru:

Kuzularda idrar zoru en sık rastlanan ve sürünün besi performansını olumsuz etkileyen ciddi bir problemdir. Bir besi grubunda besi süresi sonuna kadar %3-5 arası idrar zoru olması normal karşılanabilir. Ne kadar dengeli bir besleme uygulansa da aşırı obur ya da yem seçen kuzular aşırı konsantre yem tüketerek idrar zoru problemi yaşayabilirler. Ancak idrar zoru problemi besinin erken dönemlerinde başlıyor ve daha yüksek oranlarda görülüyorsa besi yönetimi ya da beslemeyle ilgili problemler bulunuyor demektir. Kuzu besisinde idrar zoru oluşumunun nedenleri ve alınması gereken önlemler şöyle sıralanabilir:

  • Aşırı yüksek proteinli yemler idrar zoruna yol açabilir. Kuzu besisinde kuzunun sadece ihtiyacını karşılayabilecek oranda fakat kaliteli protein kaynakları olmalıdır.
  • Rasyonun kalsiyum (Ca)/ fosfor (P) oranı 2.0-2.5/1 olmalıdır. P oranı yüksek olan hele P oranının Ca oranını aştığı yemler idrar zoruna yol açabilir. Bu nedenle kuzu besi yemine tahıl katkısının bilinçsizce yapılması tahıllardaki yüksek P içeriği nedeniyle rasyondaki P oranını artıracağından idrar zoru riskini artırır.
  • Kuzulara istedikleri kadar içebilecekleri şekilde taze ve temiz su sağlanmalıdır. İçme suyunun özellikleri de önemlidir. Fazla kireçli sular da idrar zoruna yol açabilir. Hatta yedirilen fabrika yeminde idrar zoruna karşı koruyucu maddeler olsa bile aşırı kireçli sular bu maddeleri etkisiz kılabilir. Bu nedenle işletmede kullanılan içme suyunun analizinin yapılarak mineral özelliklerinin belirlenmesi faydalı olacaktır.
  • A vitamini noksanlığı da idrar yollarının epitel (idrar kanalının iç yüzeyini kaplayan doku) dokusunu bozarak idrar zoruna açabilir. Bu nedenle kuzu besi yemlerinde yeterli miktarda vitamin ve mineral katkısı olmalıdır.
  • Kuzu besi yemleri kanı hafif asitlendirerek kuzuları idrar zorundan koruyacak kompozisyonda olmalıdır. Çünkü geviş getiren hayvanların idrarları hafif alkaliktir ve idrar taşı oluşumunu kolaylaştıracak özelliktedir. Ancak kuzulara serbest miktarda fazla yonca kuru otu ya da fiğ gibi baklagil kaba yemlerinin verilmesi yüksek potasyum (K) içerikleri nedeni ile besi yemlerinin idrar taşlarına karşı koruyucu etkisini azaltır.
  • Sağlık ve büyüme performansını en iyi şekilde sağlayacak şekilde hazırlanmış kuzu besi yemine dışarında çiftlik yemleri katıldığında; a)Kuzuların yediği rasyonun Ca/P dengesi bozulur b)İdrar zoruna karşı katılan maddelerin etkisi azaltılmış olur. c) Kuzlar dengeli beslenemedikleri için büyüme performansları düşük olur. Bu nedenle kuzu besi yemine mısır, arpa tane yemleri ve ayçiçeği ve pamuk tohumu küspeleri gibi yemler katılacaksa mutlaka ilgili besleme uzmanlarına danışılmalıdır.

Koyun ve Kuzularda Bakır (Cu) Zehirlenmesi:

Koyun ve kuzu rasyonlarında bakır eksikliği olmaması bazı beslenme hastalıklarına sebebiyet verilmemesi bakımından önemlidir. Ancak bakır miktarı rasyonda 5 ppm (milyonda 5) oranından fazla olduğu taktirde de zehirlenmeye yol açar. Başlangıçta alınan bakır karaciğerde birikir ve uzun süre zehirlenme belirtisi görülmez. Besi sonuna doğru karaciğerden çeşitli stres şartları ve aşırı yüklenme gibi bir faktörler nedeni ile karaciğerdeki bakır kana boşalarak kuzuyu ya da koyunu zehirler. Yoğun besleme metodu ile beslenen kuzularda besi yemlerini oluşturan ham maddelerde yeterli miktarda bakır bulunmaktadır. Bu nedenle bu şekilde beslenen kuzulara verilen vitamin-mineral karmalarında bakır olması istenmez. Büyük baş yemlerinde kullanılan premikslerde genelde yüksek miktarda bakır bulunabilir ve uzun süre kullanıldığında bakır zehirlenmesine yol açabilir. Koyun ve kuzu beslenmesinde koyun ve kuzular için hazırlanmış özel premiksler kullanılmalıdır.

Mera besisi yapılan ve düşük miktarda kesif yem ile beslenen koyun ve kuzularda hayvanların otladıkları topraklar bakır bakımından fakirse bakır noksanlığını önlemek için yeterli miktarda bakır içeren yem katkı maddeleri kullanılabilir.

Online Ödeme

Hizmet kalitemizi artırmak adına internet sitemizde çerezler kullanmaktayız. Detaylı bilgi almak için Çerez Politikası sayfamızı inceleyebilirsiniz.