Süt sığırlarının beslenmesinde doğumdan önceki ve sonraki 3-4 haftalık zaman diliminin çok önemli olduğunu daha önceki yazılarda belirtmiştik. Yaklaşık 6-8 haftayı kapsayan ve geçiş dönemi olarak isimlendirilen bu dönemde uygulanan bakım ve besleme yöntemleri bir damızlık işletmenin karlılığını ve geleceğini belirleyen en önemli dönemlerden biri, hatta en önemlisidir.
Doğumdan sonra ineklerin beslenmeleri ve gruplandırılmalarında farklı stratejiler uygulanmaktadır. Bazı çiftliklerde yeni doğuran hayvanlar, ağız sütlerinin sağıldığı ve bakımların yapıldığı doğumhanede geçirecekleri 3-4 günlük dönemden sonra direk yüksek verimli ineklerin grubuna alınmaktadırlar. Bazı çiftliklerde ise inekler doğumdan sonra geçiş dönemini kapsayan ilk 3-4 haftalık dönem için oluşturulan yeni doğuran grubunda tutulmaktadırlar.
Çiftlikte yeni doğuran grubunun oluşturulmasının ve doğumdan sonraki 3-4 haftalık dönemde hayvanların bir adaptasyon grubunda tutulmasının birçok avantajı bulunmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz :
Yeni Doğuran Hayvanların Beslenmesinde Bazı Önemli Faktörler
Yeni doğuran hayvanların kuru madde tüketimleri oldukça düşüktür. Doğumdan sonraki ilk günlerde daha düşük olmakla birlikte, ilk bir ay içerisinde 18-20 kg’ı geçemez. Bu nedenle yüksek verimli ve hızlı pik verime ulaşmakta olan ineklerin enerji gereksinimlerini tüketilebilen bu düşük kuru madde ile karşılamak zordur. Yüksek verimli inekler bu dönemde enerji ihtiyaçlarını karşılayamazlar ve negatif enerji dengesine girerler. İneklerin bu dönemde bir miktar kondisyon kaybetmeleri normaldir ve ineklerin doğumdan sonraki ilk 10 hafta içerisinde 1 kondisyon kaybetmeleri normal karşılanır. Ancak kondisyon kaybı çok hızlı ve aşırı düzeyde olursa bir çok metabolik hastalık ve döl verimi kaybı oluşur. Hayvanlar pik verime ulaşamazlar ve bu da toplam laktasyon verimini ciddi şekilde etkiler. Hayvanın kabiliyeti olan pik düzeydeki verimden her 1 kg daha düşük pik verime ulaşması bir laktasyon döneminde yaklaşık 225-250 kg civarında daha az süt elde edilmesine neden olur. Buradan birkaç kilogramlık pik verim kaybının toplamda ne kadar fazla süt kaybına neden olacağı tahmin edilebilir.
Erken laktasyon dönemindeki beslenme hayvanın sağlığı ve döl verimi üzerine çok ciddi etkilere sahiptir. Metabolik hastalıkların oluşma riski ve üreme faaliyetlerinin yeniden sağlıklı bir şekilde başlaması, döl verim kabiliyetinin yüksek olması bu dönemdeki enerji dengesinin iyi kurulması ve hayvanın desteklenmesi ile yakından ilgilidir. Bu nedenle erken laktasyondaki hayvanlarda rasyonun kuru madde ve enerji dengesi ile kalsiyum beslenmesinin yönetilmesi önem taşımaktadır. Doğumdan sonra aşırı kondisyon kaybının döl verimine etkisi aşağıdaki tabloda görülmektedir.
Tablo. Doğumdan sonra kondisyon kaybı ve döl verimine etkileri
Doğum sonrası ilk 5 hafta da kondisyon kaybı | İlk tohumlamada gebe kalma oranı | İlk ovulasyona kadar geçen süre, (gün) | İlk kızgınlığa kadar geçen süre | Gebeliğe kadar geçen süre (gün) |
< 0.5 0.5 – 1.0 > 1.0 | % 65 % 53 % 17 | 27 31 42 | 48 41 62 | 73 90 116 |
Şiddetli negatif enerji dengesinde olan yüksek verimli ineklerde kan glikoz düzeyi azalır. Buna bağlı olarak insülin ve insülin benzeri büyüme faktörü ( IGF-I) ,LH hormon aktivitesi azalır, büyüme hormonu (GH), esterifiye olmamış yağ asitleri (NEFA) ve betahidroksi bütirat ( BHBA) düzeyleri yükselir. Sonuç olarak ta hayvanlarda yumurtalık aktiviteleri ve gelişimi bozulur. Kızgınlık faaliyetleri, üreme faaliyetleri aksar. Kızgınlık gösterenlerin belirtileri de düşük olacağından tohumlama faaliyetleri sürüde azalır ve ayrıca gebe kalma oranı da düşer. Bu durum sadece enerji noksanlığı ile ilgili değil aynı zamanda enerji kaynağının türü ile de ilgilidir. Toplam karmadaki nişasta ve kolay eriyebilir karbonhidrat kaynaklarının düşük olması döl verimini olumsuz olarak etkileyen önemli bir faktördür. Enerji düzeyinde belirgin bir eksiklik olmayıp fakat enerji kaynakları büyük oranda yağa dayanıyor ve kolay eriyebilir karbonhidratlar bakımından rasyon eksik kalıyorsa da ciddi döl verimi problemleri ortaya çıkar. Erken laktasyon dönemindeki ineklerde total rasyonda % 30’a yakın oranda nişasta ve kolay eriyebilir karbonhidrat kaynaklarının olması üreme faaliyetleri bakımından gerekmektedir. Özellikle mısır silajı yedirilmeyen ya da az yedirilen hayvanlarda bu risk daha da fazlalaşmaktadır. Enerji eksikliğini tamamlamak üzere yağ katkısı ( by-pass yağ) yapılmasının da rasyonda yeterli kolay eriyebilir karbonhidrat kaynakları bulunması şartıyla, aşırı kondisyon kaybını engelleyerek döl verimi üzerine olumlu etkisi olduğu kanıtlanmış durumdadır.
Yeni doğuran hayvanlarda kuru madde tüketiminin olabildiğince hızlı artırılması önemli hedeflerden biri olmalıdır. Bu amaçla rasyonda ve uygulamada dikkat edilmesi gereken önemli faktörler bulunmaktadır. Doğumdan sonra kuru madde tüketiminin istenilen düzeyde artması negatif enerji dengesi ile mücadele etmekte en önemli noktalardan biridir ki bunun sağlanması doğumdan önceki beslenme ile de yakından ilişkilidir. Daha önce, kuru dönem beslemesinde doğumdan önceki son üç haftada hayvanların doğum sonrası beslenmeye alıştırılması ve hipokalseminin önlenmesi ile ilgili ne gibi uygulamalar yapılması gerektiği anlatılmıştı. Doğum sonrası kuru madde tüketimi bakımından bu konu büyük önem taşımaktadır. Doğum öncesi, hayvanların doğum sonrasında oluşabilecek subklinik asidozisi önleyecek şekilde konsantre yeme alıştırılarak beslenmeleri ve bunu yaparken de süt yemini artırmak yerine ineklerin anyonik özel bir rasyonla beslenmeleri gerektiğinden bahsetmiştik. İyi bir doğum öncesi beslenmesinin yanı sıra yeni doğuran hayvanların beslenmesinde kuru madde tüketimini artırmak için aşağıdaki faktörlere dikkat etmek gerekecektir :
Yeni doğuran ineklerin beslenmesinde rasyon ile ilgili aşağıdaki noktalara dikkat etmek gerekir.
Enerji: Doğumdan sonraki birkaç haftada hayvanın KM tüketimi laktasyon dönemindeki pik KM tüketiminden % 20-30 civarında daha düşüktür. Bu durum süt veriminin hızla arttığı bu dönemde enerji tüketiminde yetersizliğe ve vücut yağlarının mobilizasyonuna neden olur. Vücut yağlarının mobilizasyonu plazma esterleşmemiş yağ asitleri NEFA oranını arttırır. Plazma NEFA düzeyinin artması karaciğer yağlanmasını başlatır. Çünkü karaciğer biriken yağdan daha azını uzaklaştırabilir.
Enerji tüketimini arttırmanın yollarından biri rasyonun enerji yoğunluğunu arttırmaktır. Doğumdan önceki dönemde rasyonun kuru maddesinde 1.56-1.60 Mkal/kg NE tavsiye edilmektedir. Büyüme nedeni ile ilk doğumunu yapacak düvelerde büyüme devam ettiği için enerji düzeyi biraz daha fazla olmalıdır. Doğumdan sonraki 2-4 hafta enerji düzeyi kademeli olarak 1.67-1.71 NE Mkcal/kg düzeyine çıkarılmalı daha sonra da yüksek verimli grubun enerji düzeyi olan 1.71-1.76 düzeyine ulaştırılmalıdır. Alınan enerji miktarını arttırmanın diğer yolu da daha önce bahsedilen uygulamalar ile kuru madde tüketimini arttırmaktır.
Karbonhidratlar: Rasyondaki enerji düzeyini selüloz olmayan karbonhidratların oranını arttırarak yükseltmek vücuttaki yağ mobilizasyonunun azaltması, plazma NEFA düzeyi ve BHBA düzeyini azaltmak bakımından yardımcı olacaktır. Diğer taraftan uçucu yağ asitleri (UYA) artarak rumen papillalarının gelişimi hızlanacak ve rumen mikroorganizmalarının nişasta bakımından yoğun rasyona adaptasyonu sağlanacaktır. Doğumdan önce tavsiye edilen kolay sindirilebilir karbonhidrat düzeyi kuru maddede % 35-40 arasında olmasıdır. Çiğneme aktivitesini sağlayabilmek için rasyon en az 5.0-5.5 kg iyi kaliteli kuru ot içermelidir. Eğer hayvanlar kuru ot kısımlarını ayırıyor ve yemiyorlarsa toplam karma yemin az miktarlarda sık sık verilmesi, karma yem kuru ise ıslatılması, kuru otun 3-5 cm uzunlukta olacak şekilde daha ince kıyılması veya yapıştırıcı olarak melas kullanılması tavsiye edilebilir. Toplam rasyon kuru maddesi % 28-32 NDF içermeli ve rasyona kaba yemlerden gelecek NDF oranı % 18-21 oranının altında olmamalıdır.
Yağlar: Doğumdan önce rasyona yağ ilavesi önerilmemektedir. Doğumdan sonraki erken dönemde de yağ katkısı kuru madde tüketimi üzerine olumsuz etkisi nedeni ile enerji tüketimini her zaman arttırmayabilmektedir. Doğum sonrası dönemde rasyondaki yağ oranının toplam rasyon kuru maddesinin % 5-6’sını geçmemesi ve yağ kaynaklarının çeşitlendirilmesi (tam yağlı soya gibi yem kaynaklı yağlar ve bypass yağlar) gerektiği belirtilmektedir. Rasyona yapılacak yağ katkılarının rumende sindirilmeyen by-pass yağlardan oluşmalıdır. Doymamış yağlar yani sıvı yağlar selüloz sindirimini düşürür. Buna bağlı olarak sindirim bozuklukları, süt yağ oranında azalma ve verim kaybı görülür. Ayrıca kalsiyum sabunu olarak imal edilen by-pass yağlarda kokuları ve lezzeti nedeni ile hayvanlarda yem tüketimini azaltmaktadır.
Proteinler: Doğumdan önce rasyon proteinin % 12-14 düzeylerinde sınırlandırılması, protein kaynağı olarak üre kullanılmaması önerilmektedir. Laktasyonun erken döneminde toplam rasyonda % 18-19 ham protein önerilirken bu proteini en az % 35-40’nın bypass proteinlerden oluşması gerekmektedir. Bu bakımdan erken laktasyon döneminde proteinin yeterliliği kadar protein kalitesi de önem taşımaktadır.
Yem Katkı Maddeleri: Geçiş döneminde süt sığırları için kullanılan başlıca katkı maddeleri aşağıdaki tabloda verilmektedir.
Tablo . Geçiş döneminde değişik amaçlarla kullanılan katkı madeleri
Ketozis ve karaciğer yağlanması | Sindirim Sistemi bozuklukları | Hipokalsemi | Besin maddesi takviyesi |
Propilen glikol Propiyonat tuzları Niasin Rumende korunmuş meti- yonin ve lizin Rumende korunmuş kolin Krom | Mayalar Tampon maddeler -Sodyum bikarbonat -Potasyum karbonat ve bikarbonat -Magnezyum oksit | Anyonik tuzlar | By pass yağlar, Rumende korunmuş amino asitler, Vitamin ve mineral karışımları. |
Hizmet kalitemizi artırmak adına internet sitemizde çerezler kullanmaktayız. Detaylı bilgi almak için Çerez Politikası sayfamızı inceleyebilirsiniz.